Yoksulluk Nafakasında Güncel Sorunlar

Evlilik, süresiz veya ömür boyu sürmesi amacıyla iki birey arasında kurulan sosyal, kültürel ve ekonomik boyutları olan beşeri bir birlikteliktir. Günümüzde birçok evliliğin artan bir oranda boşanma ile sonlandığı gözlemlenmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), verilerine göre 2018 yılında bir önceki yıla göre boşanma oranında %10.9 artış görüldüğünü bildirmektedir.

 Boşanma davalarının hukuki neticeleri arasında evlilik birliğinin sona erdirilerek eşlerin hukuki ve medeni hallerinin değiştirilmesi dışında tarafların sorumlu olduğu mali neticeler de bulunmaktadır. ‘Yoksulluk nafakası’, boşanmanın eşler için mali sonuçlarından biri olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca nafakaya hükmedilmesi için aranan şartlar;

1.    Boşanma

2.    Boşanma yüzünden tarafın yoksulluğa düşecek olması

3.    Boşanmada kendisinin kusurunun, nafaka yükümlüsü olacak kişinin kusurundan daha ağır olmaması

4.    Geçimini sağlayabilmek için bu nafakaya ihtiyaç duyması

5.    Hükmedilecek nafaka tutarının diğer tarafın mali gücüyle orantılı olması

şeklinde sayılmaktadır. Bu şartları taşıyan kişiler, boşanma davasında veya bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açacakları dava ile hakimden yoksulluk nafakası talep edebilmektedirler.

Toplumumuzda  özellikle son günlerde yoksulluk nafakasıyla ilgili pek çok soru işaretleri bulunmaktadır. Bunlardan birkaçına değinmek isterim.

1.         Nafaka süresiz midir? 

Nafaka süresiz olarak istenebilir, ancak bu bir zorunluluk değildir. Kanun metninde açıkça  süresiz nafaka istenebileceği belirtilmiş olup nafakanın süresiz hükmedileceğine dair bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Buna rağmen Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatları ile kanunun farklı uygulanmış ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.05.1990 gün ve 1990/2-111 E. 1990/261 sayılı ilamiyla kökleştirdiği üzere; ..3444 sayılı Kanunla değişik Medeni Kanunun 144. maddesi uyarınca, istek halinde ve özellikle talep hakkının doğumuna ilişkin şartlar varsa, süresiz olarak yoksulluk nafakası takdir olunur.“ hükmü ile bugüne dek hakimlerin süreli nafaka takdirine engel olunmuştur.  Ancak kanun hükmü açık olmakla nafakanın miktarı gibi süresi de Hakimin takdir yetkisindedir. Uygulayıcıların bugüne dek kanunu yanlış yorumlaması günümüzdeki kanun değişikliği tartışmalarını doğurmuştur. Doktrinde tartışıldığı üzere ve bizimde katıldığımız doktrinsel görüşe göre de mevcut kanunlarımızda değişikliğe ihtiyaç bulunmamakta olup Yüksek Mahkemenin bu konuda içtihadını değiştirmesi ile sorunun çözümü mümkün gözükmektedir.

2.         Hangi durumunda nafaka ödeme yükümlülüğü sona erer?

 Kanuna göre, nafaka alacaklısının ölümü veya evlenmesi halinde nafaka kendiliğinden kalkmaktadır. Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılabilmektedir. Süresiz ibaresi, önceden getirilecek süre kısıtının, hayatın bize sunacağı gerçeklerle örtüşmemesi ihtimali göz önüne alınarak düzenlenmiştir. Örneğin süresiz nafakaya hükmedilmiş ancak nafaka alacaklısı 3 ay içinde yoksulluktan kurtulmuş ise nafaka kaldırılacaktır. 

Konuya örnek olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD; bir boşanma davası kararında tarafların yaşları ve kısa evlilik süresini gerekçe yaparak “süresiz nafaka verilmeyeceğine” hükmetmiştir.

3.         Kusurların eşit olması halinde yoksulluk nafakasına hükmedilir mi?

İlgili kanun maddesinde  “kusurun karşı taraftan daha ağır olmaması” aranmış olup kusur durumlarının eşit olması halinde de yoksulluk nafakasının talep edilebileceği öngörülmektedir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/2-231 K. 2013/1370 T. 18.9.2013 sayılı kararında; “ …..Bu bağlamda,yoksulluk nafakası takdiri için önce, boşanmaya hükmedilmesi ve sonrasında diğer üç şartın gerçekleşmiş olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar vermek gerekmektedir. Bu üç unsur ise şunlardır. a )Bu konuda hüküm tesisi için öncelikle istek olması gerekmektedir. b )İstekte bulunanın, boşanmaya sebep olan olaylarda diğer eşten daha ağır kusuru olmaması gerekmektedir. Başka bir anlatımla nafaka isteyenin boşanmada kusursuz olması veya en azından kusurunun diğer eş ile eşit düzeyde bulunması gerekmektedir. Şayet boşanma istek sahibinin tam yada baskın kusuru ile kesinleşmiş ise kendisine yoksulluk nafakası takdiri mümkün değildir. c )Üçüncü koşul da nafaka isteyenin, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin kanıtlanmasıdır.hükmüne yer vermiş ve eşit kusur halinde de nafakaya hükmedilmesi gereğini vurgulamıştır.

4.         Çalışan eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilir mi?

Çoğu kişi, sigortalı olarak asgari ücretle dahi olsa çalışan eşin yoksulluk nafakası alamayacağını düşünmektedir. Yoksulluk nafakasının amacı boşanmayla hayatı aniden değişen eşin yoksulluğa düşmesini önlemektir. İlgili kanun maddesinde aranan diğer şartlar mevcutsa çalışan eş lehine de yoksulluk nafakasına hükmedilebilmektedir. Burada önemli olan husus nafaka talep eden tarafın gelirinin, hayatını sürdürebilmesi için yeterli olup olmadığının değerlendirilmesidir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-49 K. 2015/1527 T. 10.6.2015 sayılı kararında; “…Dava nafakanın kaldırılması istemine ilişkindir. Somut olayda, her ne kadar davalı kadının aylık ücretle bir işyerinde çalıştığı ve aldığı bu ücretin onu yoksulluktan kurtaracağı iddia edilmişse de; davalının çalıştığı işin sabit ve güvenceli bir iş olmaması, davacının Büyükşehir Belediye Başkanlığı İtfaiye Daire Başkanlığında çalışıyor olması, maddi durumu itibariyle davalıya nazaran daha iyi bir durumda bulunması nedeniyle, davalı lehine hükmedilen aylık yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluştuğundan söz edilemez. Öte yandan nafakanın kaldırılması talebinde “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince, nafakanın indirilmesine hükmedilmesi de mümkün olup, mahkemenin bu yöne ilişkin direnmesi de yerinde değildir. Mahkemece; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasındaki dengeyi kuracak şekilde hakkaniyet ölçüsünde yoksulluk nafakası bir miktar indirilerek hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulü doğru görülmemiştir.” hükmüne yer vermiş ve çalışıyor olmanın salt tek başına nafakanın kaldırılması nedeni kabul etmemiştir.

5.         Nafaka kadınlar için zenginleşme aracı haline mi geldi?

Kadın Dayanışma Vakfı’nın 2019 yılı için yaptığı araştırmada, hükmedilen nafakanın yüzde 66,4’ü 0-500 TL arasında olup ortalaması 262 TL, tüm aralıklar için mahkemelerce verilen nafaka miktarlarının ortalamasının ise sadece 370 TL. olduğunu tespit etmiştir. Günümüz yaşam koşulları, hayat pahalılığı değerlendirildiğinde bu miktarların kişiyi zenginleştirmesi ihtimalinin yanında kişinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabilmesini bile mümkün değildir.  Belki de medyaya yansıyan boşanmaların ardından hükmedilen nafaka miktarının yüksekliği topluma yanlış izlenim vererek akılların karışmasına sebep olmaktadır. Fakat ünlü isimlerin aldıkları söz edilen miktarlar yoksulluk nafakası şeklinde değil tarafların aralarında akdettikleri protokol kapsamında iki tarafın rızasıyla ödenmesine karar verilen miktarlardır.

Son günlerde yoksulluk nafakasının süre ve miktarına yönelik yapılması planlanan yargısal düzenlemeler ülke gündeminde yer almaktadır. Henüz hazırlık aşamasında olduğu belirtilen çalışmada yoksulluk nafakasının süresiz yani ömür boyu değil, beş aşamaya göre belirlenmesi planlanmaktadır. Buna göre, nafaka, ‘evli kalma süresi’, ‘çocuk olup olmaması’, ‘boşanan kadının yaşı’, ‘gelir durumu’ ve ‘kusur durumu’ şartları dikkate alınarak hesaplanacaktır. 

 Boşanan çiftlerin bu beş koşulu hangi oranda taşıdıklarının, nafakanın hesaplanmasında etkili olacağı öngörülmektedir. Nafakanın evli kalınan süre ile sınırlandırılması, ancak bu sürenin iki senenin altında olmayacağı belirtiliyor. İki seneye kadar olan evliliklerde nafaka süresi iki sene, bu sürenin üzerindeki evliliklerde ise evli kalınan süre kadar nafaka ödenmesi veya nafaka ödeme süresinin 5 senelik bir üst sınırla sabitlenmesi tartışılmaktadır.

Evli kalma süresi ve çocuk olup olmaması ile kadının ekonomik gelir durumunun yanı sıra, boşanan kadının yaşı, nafaka hesabında önemli bir unsur olacaktır. Örneğin, ileri yaştaki bir kadının, bir daha evlenme ihtimali ve gelir elde edebilecek bir işte çalışmasının mümkün olup olmadığı göz önünde bulundurularak kusur durumu fazla olsa bile ömür boyu nafaka alması durumu öngörülmektedir.

Yargı Reformu kapsamında, basına yansıyan bilgilerden ikinci yargı paketinde süresiz nafaka yasasına ilişkin düzenlemelerin olacağı belirtilmekte fakat konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmamıştır.

                                                                                    Stj. Av. Yasemin Karademir     Av. Özgün Aksoy

                                                                                                           ARTI ADALET HUKUK BÜROSU