COVID-19 SALGIN HASTALIĞI KAPSAMINDA YÜRÜRLÜĞE GİREN KARARLAR VE HUKUKİ ETKİLERİ

Covid -19 salgın hastalığı ülkemizde görülmeye başlamasını müteakip yasal sürelerle ilgili arka arkaya mevzuat değişiklikleri ve düzenlemeler yapılmıştır.

Bu çalışmamızda yapılan yasal düzenlemeler hakkında ayrıntılı bilgi verilerek, hak kayıplarının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

22.03.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış olan İcra ve İflas Takiplerinin Durdurulması Hakkında 2279 Karar sayılı kararın dayanağını oluşturan İcra İflas Kanunu’nun 330. Maddesinde “Salgın hastalık,umumi bir musibet veya harb halinde Cumhurbaşkanı karariyle memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir.” Hükmü amirdir.

İcra Takipleri Açısından Süreç Nasıl İlerleyecek?

İcra İflas Kanunu’nun 330. Maddesine göre sadece mevcut takipler durdurulabilirken Cumhurbaşkanlığı kararı ile birlikte mevcut takiplerin durmasının dışında, taraf ve takip işlemi yapılamayacağı gibi yeni icra takipleri de başlatılamayacak ve ihtiyati haciz kararları da icra ve infaz edilemeyecektir. Ancak nafaka alacaklarına ilişkin başlatılan icra takiplerin işbu Cumhurbaşkanlığı kararının istisnasını oluşturduğundan nafaka alacaklarına ilişkin olarak icrai işlemlere devam edilebilecektir.

Bu kapsamda taraf takip işlemleri ve icra takip işlemleri 30.04.2020 tarihine kadar gerçekleştirilemeyeceğinden tatil süresi içerisinde işlem yapılması halinde yapılan bu işlemlerin ( Ödeme emri- icra emri tebliğ, haciz ve satış talebinde bulunma, satış gibi işlemler ) kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle de süresiz şikayet yoluna başvurulabilecek ve yapılan işlemlerin iptali istenebilecektir. Ancak paraların ödenmesi ve paylaştırılması icra takip işlemi niteliğine haiz olmaması sebebiyle bu işlemlerin yapılmasının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır.

Özetle İİK m. 330 ve Cumhurbaşkanı Kararının Kapsamını şu şekilde sıralayabiliriz :

  • Mevcut karar ile birlikte tüm icra takiplerinin duracağının belirtilmiş olması sebebiyle iflâs takipleri de bu süreç içerisinde yapılamayacaktır.
  • Taraf ve takip işlemleri de belirlenen süreler içerisinde yapılamayacaktır. ( Ödeme emri- icra emri tebliğ, haciz ve satış talebinde bulunma, satış gibi işlemler )
  • Yeni bir icra takibi başlatılamayacaktır.
  • İcra takiplerinin istisnasını nafakaya ilişkin başlatılan takipler oluşturmaktadır. Yani nafaka alacaklarına ilişkin olarak icra ve takip işlemlerine bu süreçte devam edilebilecektir.
  • Bu süreç içerisinde ihtiyati haciz talep etmek ve ihtiyati hacze ilişkin olarak karar verilmesi yönünde herhangi bir engel bulunmazken verilen ihtiyati haciz kararına ilişkin olarak icrai işlemlerin yapılması mümkün olmayacaktır.

Kararların Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Sürelere Etkisi Ne Olacaktır?

Her ne kadar Cumhurbaşkanı kararında mevcut duruma bir açıklık getirilmemiş olsa da 26/03/2020 tarihli ve 31080 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 1’inci maddesiyle zorunlu idari başvuru yollarına ilişkin süreler, hak düşürücü süreler de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler 13/03/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere durdurulmuştur.

“GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;

  1. a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,
  2. b) 9/6/1932tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,

itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.

(2) Aşağıdaki süreler bu maddenin kapsamı dışındadır:

  1. a) Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri.
  2. b) 5271 sayılı Kanunda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler.
  3. c) 6100 sayılı Kanunda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler.

(3) 2004 sayılı Kanun ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlar kapsamında;

  1. a) İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilir. Bu durumda satış ilanı sadece elektronik ortamda yapılır ve ilan için ücret alınmaz,
  2. b) Durma süresi içinde rızaenyapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir,
  3. c) Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder,

ç) İcra ve iflas hizmetlerinin aksamaması için gerekli olan diğer tedbirler alınır.

(4) Durma süresince duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi de dâhil olmak üzere alınması gereken diğer tüm tedbirler ile buna ilişkin usul ve esasları;

  1. a) Yargıtay ve Danıştay bakımından ilgili Başkanlar Kurulu,
  2. b) İlk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri bakımından Hâkimler ve Savcılar Kurulu,
  3. c) Adalet hizmetleri bakımından Adalet Bakanlığı,

belirler.”

Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren süreler işlemeye başlayacak ve durma süresinin başladığı tarih itibariyle bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılacaktır.

7226 sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesinde belirtilen hususları şu şekilde özetleyebiliriz;

  • Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idarî başvuru süreleri de dâhil olmak üzere tüm süreler 13.3.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuştur.
  • 9/6/1932tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflâs daireleri tarafından tayin edilen süreler, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflâs takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22.03.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30.04.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durdurulmaktadır.

Mevcut kanun maddesinde tatil süresi içerisinde “sürelerin durmayacağı” durumlara da yer verilmiş olduğunu görmekteyiz. Bu kapsamda;

  • İcra suçlarını da ilgilendirmesi bakımından, suç ve ceza, kabahat ve idarî yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri yukarıda belirtilen durma ve uzama kapsamı dışında tutulmuş olduğundan bu hususlara ilişkin olarak süreler işlemeye devam edecektir. Örnek vermek gerekirse hak kayıplarının yaşanmaması için, nafaka alacaklarında geriye dönük olarak 3 aylık nafaka borcunun İİK 344 kapsamında şikayete konu edilebileceği hususu göz önünde bulundurulduğunda mevcut tatil süresi içerisinde şikayet hakkının kullanılması gerektiği unutulmamalıdır.
  • 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen ve ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin sürelerin de yine yukarıda belirtilen durma ve uzama kapsamında olmadığı belirtilmiştir. Mevcut kanun maddesinin sadece HMK ile sınırlandırılması sebebiyle İcra İflas Kanunu’nda düzenlenen tedbirlere ilişkin olarak nasıl bir prosedür belirleneceğine ilişkin olarak ise bir boşluk bulunmaktadır. Ancak İİK’da yer alan tedbir mahiyetindeki taleplerin madde kapsamında alınmaması sebebiyle sadece HMK madde 395’e ilişkin sürelerin durmayacağını onun dışındaki sürelerin tatil süresi boyunca duracağı kanaatindeyiz.

 

  • Tarafı olduğunuz icra veya iflas dosyasında almış olduğunuz satış gününün Kanunda belirlenen tatil süresine denk gelmesi halinde ise tatil süresinin sona ermesinin ardından herhangi bir talebe gerek olmaksızın icra ve iflâs dairelerince satış günü verilecektir.

 

  • Mevcut kanunda durma süresi içinde rızaen yapılan ödemelerin kabul edilebileceği belirtilse de şu an için uygulamada infaz kalemleri vasıtasıyla yapılan ödemelerin ödeme sürelerinin durması gerekçe gösterilerek “rızaen” de olsa yapılamaması durumu ile karşılaşılabilmektedir.

 

  • Konkordato mühletine ilişkin olarak ise mevcut kanunla birlikte mühletin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçlarının, durma süresinde de devam edeceği belirtilmiştir.

İhtiyati Hacizler Bakımından Durum Ne Olacaktır?

İİK m. 330’u uygulamaya koyan  Cumhurbaşkanlığı Kararı ve 7226 sayılı geçici madde düzenlemesini birlikte değerlendirdiğimizde tatil süresi boyunca ihtiyati haciz kararı talep edebilmek ve ihtiyati hacze ilişkin karar verilebilmesi önünde herhangi bir engel bulunmadığını görmekteyiz. Ancak ihtiyati hacze ilişkin olarak verilen kararın tatil süresi boyunca uygulanması mümkün olmadığından ve takip yasağı sebebiyle de ihtiyati haciz kesin hacze dönüştürülemeyeceğinden bu süreçte ihtiyati haciz talebinde bulunmanın (ihtiyati hacze ilişkin değişik iş dosyalarının hızlıca karara bağlanması hususu da göz önünde bulundurulduğunda) herhangi bir hukuki menfaat sağlamayacağı kanaatindeyiz.

Karşılıksız Çek Sebebiyle Hakkında Cezaya Hükmedilenlerin Durumu Ne Olacak?

7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 49. Maddesi ile birlikte 5941 sayılı Çek Kanunu’na geçici madde eklenmiş ve ilgili düzenlemede şu şekilde belirtilmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 5 – (1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.

(2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez.

(3) Bu madde uyarınca infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.

(4) Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir.

(5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır.

(6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.”

İşbu kanun maddesi ile birlikte özetle;

24.03.2020 tarihine kadar işlenen karşılıksız çek suçundan dolayı mahkum olan kişilerin cezalarının infazı 7226 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih olan 26.03.2020 tarihi itibariyle durdurulmuş oldu.

Peki bundan sonraki süreç nasıl ilerleyecek?

Mahkum, tahliye tarihinden itibaren en geç 3 ay içerisinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının 1/10’unu alacaklıya (şikayette bulunan kişiye) ödemek zorundadır. Bu ödemeyi yaptıktan sonra bakiye kısmın ödemesini ise 3 aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla 15 eşit taksitle ödeme imkanına sahip olacak. Ödemelerin bu şekilde düzenli yapılması ihtimalinde yargılamayı yürüten mahkeme tarafından sanık hakkında verilmiş olan mahkumiyet kararının bütün neticeleri ile kaldırılmasına karar verilecek.

Madde metninde belirtilen şartlara uygun olarak alacaklıya ödeme yapılmaması durumunda ne olacak?

İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren 3 ay içerisinde çekin karşılıksız kalan kısmının 1/10’u tutarındaki bedelin alacaklıya ödenmemesi halinde alacaklı tarafından yargılamayı yürüten mahkemeye ödemenin yapılmadığına ilişkin şikayette bulunulabilecek. Bunun üzerine mahkemece verilen mahkumiyet kararının infazına devam edilecek.

Ancak belirtmek gerekir ki ülkenin sosyo-ekonomik durumu ve mevcut salgın sebebiyle işyerlerinin çoğunun kapatılması sebebiyle bu 3 aylık süreç içerisinde kişilerin gelirlerinde azalma hatta gelir elde edememe durumu göz önüne alındığında mevcut düzenleme ile getirilen “3 aylık ödeme süresinin” mahkum edilen kişi açısından değerlendirme yapıldığında pek iç açıcı sonuçlar ortaya çıkarmayacağı ve madde metniyle elde edilmek istenen sonucun da büyük olasılıkla elde edilemeyeceği yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

3 aylık sürenin bitiminden sonra ikişer ay arayla ödenecek olan taksitler düzenli bir şekilde ödenmezse ne olacak?

Hakkında mahkumiyet kararı verilen hükümlü taksitlerden birini süresi içerisinde ilk defa ödemezse ödememiş olduğu bu taksit mevcut sürenin sonuna bir taksit olarak eklenecektir. (Örnek vermek gerekirse karşılıksız çek sebebiyle alacaklıya ödemem gereken borç miktarı 20 bin TL. olsun. Bu 20.000 TL’nin 1/10’u ilk 3 ay içerisinde ödenecek (yani 2.000 TL) Bakiye kalan 18. Bin TL ise 2 ay arayla 15 taksit şeklinde ödenebilecek. (15 taksitle ödenmesi varsayımında 2 ayda bir alacaklıya 1.200 TL ödeme yapılması gerekir. Eğer bir kez bu 1.200 TL’lik taksit ödeme yapılamazsa bu durumunda 15. Taksitten sonra ödenmeyen 1.200 TL için bir taksit ödemesi daha eklenecek)

Buradaki önem arz eden durum ise; kalan taksitlerden birinin daha ödenmemesi durumunda alacaklının tekrar mahkemeye yapacağı başvuru üzerine cezanın infazına devam edilebilecek. Yani mevcut madde ile getirilen düzenlemeye göre yapılan taksitlendirmeyi 2 kere ödememe durumunda artık ödenmeyen taksitin yapılan taksitlendirmenin sonuna eklenmesi mümkün olmayacak.

Ceza Zamanaşımı Ne Olacak?

Getirilen düzenleme ile hükmün infazının durdurulması ile birlikte artık ceza zamanaşımı da işlemeyecek.

Tüm bunlara ek olarak mahkumiyet kararını veren mahkeme tarafından infazı durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. Maddesinin 3. Fıkrasının a bendinde düzenlenen “yurt dışına çıkamama” adli kontrol tedbiri uygulanabilecek.

Madde uyarınca verilen kararlara karşı ise itiraz yoluna başvurulabilecek.

Ülkemizde de olumsuz etkileri görülmeye başlanan küresel salgının herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermeden son bulması dileğiyle…

Saygılarımızla.

Av. Didem Terkinli

Artı Adalet Hukuk Bürosu

Konu ile ilgili başkaca sorularınız olması halinde bizimle iletişime geçmenizi rica ederiz.